"Bir insan güce karşı hayır demeyi öğrenip itaatsiz davranarak özgür olabilir, ancak. Ama özgürlük için yalnızca itaatsizlik kapasitesi değil, itaatsizlik kapasitesi için de özgürlük ön koşuldur. Eğer kişi özgürlükten korkuyorsa ne hayır demeye cüret edebilir ne de itaatsiz davranmaya cesaret edebilir. İşin doğrusu özgürlük ve itaatsizlik kapasitesi ayrıştırılamazlar; bu nedenle, özgürlüğü savunan ama itaatsizliğe karşı olan herhangi bir sosyal, politik ya da dini sistem gerçeği söyleyemez."
erich fromm
4 Mart 2011 Cuma
3 Şubat 2011 Perşembe
İstanbul Birikiyordur Şimdi Mazgallara
Siz sanıyorsunuz ki sedirinizdir dizim
İdare lambasıyım kısılın yanıma
Her gece böyle giriyorum konumuza
Konusuna ağlayan ne yazarlar gördüm
Bakmayın kendime yeni kahramanlar aradığıma
İlk aklınıza gelen doğrudur
Burası İstanbul'dur
Ve müdahale ediyordur romanlara
Beni de ağlattınız akşam akşam
Müzedeydim bir tarihi geziyordum kapanmakta olan
Sessiz ürpertili ve loştunuz
Ziyaretçisine açılan ne heykeller gördüm
Kımıldasam irkiliyordunuz
Bakmayın kendime taze başlangıçlar aradığıma
Çağları yenileyen bu şehirdir biliyorsunuz
Siz sanıyorsunuz ki gül kökünden bir pipodur ağzım
Bir çekimlik haşhaşım keşke hiç alışmasanız bana
Her gece böyle dökülüyorum ufkumuza
Her gece güneş tam bir nisyan ile battıktan sonra
Şairine ağlayan ne konular buluyorum
Varını yoğunu üşümeye yatırıyor evsizler
Hainim ellerinden alıyorum
Ah ilhamsız ah perisiz sokaklar
Darsınız sıkıntılısınız bir göz gibi seğiriyorsunuz bulutlara
Sağanaklar da biliyor, isim değil iklim değil şehir değil yakalandıkları
Bir hülya bir heybet bir mavera
Bakmayın kendime yeni yağmurlar aradığıma
Hangimizin yağdığı önemli mi
İstanbul birikiyordur şimdi mazgallara
Dünyanın ilk aşk şiirini bir kadın yazmış, nazlı kız
Aklım almıyor o tarihlerde henüz düz bir tepsi değil miydi dünya
Kadınmış şiir yazmış dünyanın ilk aşk şiirini yazmış ne cüret
Her gece böyle yakalanıyorum sonumuza
Her gece Kız kulesi'nde sevgilisini bekleyen
Antik bir şiiri düşünerek
Sararmış mıdır solmuş mudur hangi raftadır
En gizli sırlarını açıyor mudur uğradığı her limandan
Sadece eşine mektup yazan kaptana
Kaç adımlık mesafedesiniz hüner sözlüm
Mürekkep gibi devriliyorsunuz o satırlara
Bırakın dinlemeyin artık şarkımızı
İstanbul sızıyordur şimdi gramofonlara
Çengi gözlüm
Külçe dudaklım
Bakmayın sizi en dişi tabirlerle çağırdığıma
Aklınıza ilk gelen doğrudur
Burası İstanbul'dur
Ve müdahale ediyordur aşklara
İdare lambasıyım kısılın yanıma
Her gece böyle giriyorum konumuza
Konusuna ağlayan ne yazarlar gördüm
Bakmayın kendime yeni kahramanlar aradığıma
İlk aklınıza gelen doğrudur
Burası İstanbul'dur
Ve müdahale ediyordur romanlara
Beni de ağlattınız akşam akşam
Müzedeydim bir tarihi geziyordum kapanmakta olan
Sessiz ürpertili ve loştunuz
Ziyaretçisine açılan ne heykeller gördüm
Kımıldasam irkiliyordunuz
Bakmayın kendime taze başlangıçlar aradığıma
Çağları yenileyen bu şehirdir biliyorsunuz
Siz sanıyorsunuz ki gül kökünden bir pipodur ağzım
Bir çekimlik haşhaşım keşke hiç alışmasanız bana
Her gece böyle dökülüyorum ufkumuza
Her gece güneş tam bir nisyan ile battıktan sonra
Şairine ağlayan ne konular buluyorum
Varını yoğunu üşümeye yatırıyor evsizler
Hainim ellerinden alıyorum
Ah ilhamsız ah perisiz sokaklar
Darsınız sıkıntılısınız bir göz gibi seğiriyorsunuz bulutlara
Sağanaklar da biliyor, isim değil iklim değil şehir değil yakalandıkları
Bir hülya bir heybet bir mavera
Bakmayın kendime yeni yağmurlar aradığıma
Hangimizin yağdığı önemli mi
İstanbul birikiyordur şimdi mazgallara
Dünyanın ilk aşk şiirini bir kadın yazmış, nazlı kız
Aklım almıyor o tarihlerde henüz düz bir tepsi değil miydi dünya
Kadınmış şiir yazmış dünyanın ilk aşk şiirini yazmış ne cüret
Her gece böyle yakalanıyorum sonumuza
Her gece Kız kulesi'nde sevgilisini bekleyen
Antik bir şiiri düşünerek
Sararmış mıdır solmuş mudur hangi raftadır
En gizli sırlarını açıyor mudur uğradığı her limandan
Sadece eşine mektup yazan kaptana
Kaç adımlık mesafedesiniz hüner sözlüm
Mürekkep gibi devriliyorsunuz o satırlara
Bırakın dinlemeyin artık şarkımızı
İstanbul sızıyordur şimdi gramofonlara
Çengi gözlüm
Külçe dudaklım
Bakmayın sizi en dişi tabirlerle çağırdığıma
Aklınıza ilk gelen doğrudur
Burası İstanbul'dur
Ve müdahale ediyordur aşklara
Nilgün Aras
bombiks mori
Dört kat elbise değiştirdin bombiks mori
ne tığ gibiydin, ne tığın vardı
dokunmadan anlamak has ipeği
dokununca herkes anlardı
fakat yalnızdın bombiks mori
aşkın kararttı kozanı
keşke söyleseydiler
yaprağın ipek olacağını
tüccarlar, makaslar, kumaş topları
bıktın mı duttan
hint portakalı mı çekti canın
bombiks mori
kazanlar kaynarken yandı mı canın
bedestende kelebek bulutları
sana yasak bombiks mori
giyemezsin sen ipeği
sana yasak bombiks mori
halkalar arasında siyah kurdele
makas kes hadi
kavrulan kelebeği
A.Ali Ural
Ben
Ben sende sevdim ya sarmaş dolaş
iki adamotunu. Yok değil böyle bir sevgi
dünyada vardır. Her attar farkında değilse de
sattığının. Her aşkın yaydığı bir koku vardır
İbrahim Baştuğ
santiago
SANTIAGO
Yağmur yağar Santiago’ya
Sevgilim, aşkım benim
Gölgelerden parlar güneş
Ak çiçeği göklerin
Yağmur yağar Santiago’ya
Karanlık akşamlar
Gümüşlerin, uykuların çimeni
Boşalmış ayı kaplar
Taşların ağıdıdır
Sokakta yağmurun sesi
Savrulur rüzgarlarda
Denizin külüyle gölgesi
Denizin külüyle gölgesi
Hepsi çok uzaktalar
O günlerin suyu şimdi
Yüreğimde kımıldar.
G.G. Lorca
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)