4 Mart 2011 Cuma

"Bir insan güce karşı hayır demeyi öğrenip itaatsiz davranarak özgür olabilir, ancak. Ama özgürlük için yalnızca itaatsizlik kapasitesi değil, itaatsizlik kapasitesi için de özgürlük ön koşuldur. Eğer kişi özgürlükten korkuyorsa ne hayır demeye cüret edebilir ne de itaatsiz davranmaya cesaret edebilir. İşin doğrusu özgürlük ve itaatsizlik kapasitesi ayrıştırılamazlar; bu nedenle, özgürlüğü savunan ama itaatsizliğe karşı olan herhangi bir sosyal, politik ya da dini sistem gerçeği söyleyemez."
erich fromm

3 Şubat 2011 Perşembe

“Bak, kumrular demiyle susuyor yoksullar diliyle,
mırıldanacak bir şeyin yoksa, sakın şiir yazma.”
Haydar Ergülen
"Though my soul may set in darkness, It will rise in perfect light, I have loved the stars too fondly to be fearful of the night"
Sarah Williams
hayat sürdükçe başkaları için yaşadım; şimdi, ölümden sonra, yok olmadım, soğuk mermer içre kendim için yaşamaktayım, Ben Hermann Wilhelm idim. Flandır yasımı tutar, Adria bana ağlar, yoksulluk beni çağırır. "
16 Eylül 1593’te öldü
“harcanmış yıldızların taşkın gökleri
parıldar kederin üstünde
yastığa değil de
yukarılara ağla…” 
Rilke
İstanbul Birikiyordur Şimdi Mazgallara

Siz sanıyorsunuz ki sedirinizdir dizim
İdare lambasıyım kısılın yanıma
Her gece böyle giriyorum konumuza
Konusuna ağlayan ne yazarlar gördüm
Bakmayın kendime yeni kahramanlar aradığıma
İlk aklınıza gelen doğrudur
Burası İstanbul'dur
Ve müdahale ediyordur romanlara

Beni de ağlattınız akşam akşam
Müzedeydim bir tarihi geziyordum kapanmakta olan
Sessiz ürpertili ve loştunuz
Ziyaretçisine açılan ne heykeller gördüm
Kımıldasam irkiliyordunuz
Bakmayın kendime taze başlangıçlar aradığıma
Çağları yenileyen bu şehirdir biliyorsunuz

Siz sanıyorsunuz ki gül kökünden bir pipodur ağzım
Bir çekimlik haşhaşım keşke hiç alışmasanız bana
Her gece böyle dökülüyorum ufkumuza
Her gece güneş tam bir nisyan ile battıktan sonra
Şairine ağlayan ne konular buluyorum
Varını yoğunu üşümeye yatırıyor evsizler
Hainim ellerinden alıyorum

Ah ilhamsız ah perisiz sokaklar
Darsınız sıkıntılısınız bir göz gibi seğiriyorsunuz bulutlara
Sağanaklar da biliyor, isim değil iklim değil şehir değil yakalandıkları
Bir hülya bir heybet bir mavera
Bakmayın kendime yeni yağmurlar aradığıma
Hangimizin yağdığı önemli mi
İstanbul birikiyordur şimdi mazgallara

Dünyanın ilk aşk şiirini bir kadın yazmış, nazlı kız
Aklım almıyor o tarihlerde henüz düz bir tepsi değil miydi dünya
Kadınmış şiir yazmış dünyanın ilk aşk şiirini yazmış ne cüret
Her gece böyle yakalanıyorum sonumuza
Her gece Kız kulesi'nde sevgilisini bekleyen
Antik bir şiiri düşünerek

Sararmış mıdır solmuş mudur hangi raftadır
En gizli sırlarını açıyor mudur uğradığı her limandan
Sadece eşine mektup yazan kaptana
Kaç adımlık mesafedesiniz hüner sözlüm
Mürekkep gibi devriliyorsunuz o satırlara
Bırakın dinlemeyin artık şarkımızı
İstanbul sızıyordur şimdi gramofonlara

Çengi gözlüm
Külçe dudaklım
Bakmayın sizi en dişi tabirlerle çağırdığıma

Aklınıza ilk gelen doğrudur
Burası İstanbul'dur
Ve müdahale ediyordur aşklara

Nilgün Aras
Sonunda gözlerini açtın
Gördün benim gözlerimin gördüğü kendini
ve gözlerimden kendini gördün:
çayıra düşen bir meyve gibi
havuzdaki bir taş gibi
kendi içine düştün

Bir gelgit oldu içimde
ağırlıksız bir yumrukla vururum
gözkapaklarının kapısına
Octavio Paz